Yazdıklarınızın her satırında, hatta diyebilirim ki daha fazlasında kendimi buldum. Cevabım biraz uzun olacak, şimdiden kusura bakmayın :)
2015 yılında evlenip 1. Yılın sonunda başladık bebek sahibi olma serüvenimize.
Bende pkos var ve ben bunu hep biliyordum. İşin zor kısmı biliyor olmama rağmen bu kadar zor olacağını asla tahmin etmemiştim. Her ay yaşanan hayal kırıklıkları, gündüzleri arkadaşlarımın hamilelik haberlerine onlarla birlikte gerçekten sevinip, akşamları kendi halime ağlamalarım. İlk denediğimiz aylarda sadece 1 kere kimyasal gebelik yaşadım.
Derken 1 yıl süren başarısız denemelerin, sancılı testte çift çizgi yok, belki daha küçüktür kan testi vereyim çabalarının ardından tedavi sürecine başladık. İlk önce klasik klomen, onu takip eden çatlatma iğneleri. Arada yanlış da olsa bitkisel o meşhur kürler. 1 yıl da böyle kaybettik mi. Artık karar vermek ve bir üst seviyeye geçmek gerekiyordu. Ve ben aşılama istemeyip direk tüp bebeğe başladı. Uzun teferruat kısmını geçiyorum, sonucu olumsuz oldu çünkü.
Ve artık hem maddi hem de manevi bir ara vermek gerekiyordu. Hani çevre hep der ya " Kafan rahat olacak, bizim bir tanıdık vazgeçti, kafasını rahatlattı, o ay hamile kaldı." Bunun hep şehir efsanesi olduğuna inandım. Çünkü o kadar asla rahatlatmiyor...
Neyse ikinci tüp bebek tedavisi için doktor arastirirken geçici gittiğim bir doktor vardi, bu esnada ovulasyon testleri felan denedim ama asla kar etmedi.
Aradığım doktoru buldum derken, pandemi patladı ve bir süre görüşmeyi ertelemek zorunda kaldım. En son 2020 Ağustos'ta görüşmeye gidip tedaviye başlama kararı aldık. Eylülde yumurta toplama işlemi yapıldı, embriyolarimiz donduruldu. Fakat pkos ve beraberinde insülin direnci olduğu için doktorum kilo vermemi istedi. Beslenme düzeninin tamamen değişmesi, paketli, şekerli , işlenmiş gıdaların hayattan çıkarılmasi, düzenli spor , günlük en az 10.000 adım derken doktorum istediği kiloya gelmeden asla transferi yapmayacağını söyledi. Vel hasıl kelam 13-14 kilo gitti Mart ayına kadar. Artık Nisan ayında transfer yapılır diye hazırlıklara başlamak için adet olmayı bekliyoruz.
Kilo verdikçe de adetlerim düzene girmişti. Fakat Nisan'da 2 gün gecikti. Ben de üzüldüm yine düzenim bozuldu diye. Eski alışkanlık, adettendir deyip bir gebelik testi yaptım. İnanılmaz silik bir çizgi. Apar topar kan vermeye gidip 25 Beta Hcg değerini görmemizle serüven başlamış oldu işte.
Bu süre 4 buçuk sene sürdü, evet çok zor, yıpratıcı bir süreçti. Fakat gerçekten en beklemediğim anda geldi. Evet hiç bir zaman kafamdan bu düşünceyi atmadım, ama odak noktam değişti. Bedenim daha sağlıklıydi ve dondurulmuş embriyolar olduğu için ben daha rahattım.
Her hikâye bir mucize. Anlattıklarım size de umut olsun inşallah. Asla vazgeçmeyin, mucizenize kavuşacaksiniz. Allah sizin için en uygun zamanda verecek onu...