Taberanî’nin yaptığı rivayete göre, Hz. Fatıma (ra) doğum sancısını çektiği bir sırada Hz. Peygamber (a.s.m) gelip durumunu sordu. Orada bulunan kadınlardan bir olan Sevde binti Misrah “Şu anda doğum sancını çekmektedir.” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s.m) "Çocuk doğduğunda benden habersiz hiç bir şey yapmayın." diye buyurdu. Sevde “Tamam” diyor, fakat çocuk doğunca kadınlar onun göbeğini kesiyor ve sarı bir beze sarıyorlar. Sonra Resulullah (a.s.m) tekrar gelip durumu soruyor. “Bir oğlan çocuğu olduğunu, göbeğini kesip bir beze sardıklarını” duyunca, “Bana isyan mı ettin?” diyerek Sevde’ye sitem ediyor. Sevde “Allah’a isyan etmekten ve onun elçisini kızdırmaktan Allah’a sığınırım!” diyerek özür diliyor. Hz. Peygamber (a.s.m) “Onu bana getirin” diyor. Sevde onu yanına götürünce üzerine sarılmış olan sarı bezi alıp atıyor ve kendisini beyaz bir beze sarıyor. Sonra Hz. Ali (ra)’e dönerek adını ne koyduğunu sordu. “Cafer” deyince, “Hayır, onun adı Hasan’dır, ardından gelenin adı da Hüseyin olur ve sen Ebul’-Hasan’sın.” diye buyurdu.(bk. Mecmau’z-zevaid, 9/174-175).
Buharî’nin İbn Ömer’den yaptığı bir rivayette Resulullah (a.s.m)’ın sarı rengi kullandığını göstermektedir.(Buharî, Libas, 37; İbn Hacer, 10/305, 308).
Sadece sarı değil, kırmızı vs. renkler konusunda da değişik rivayetler vardır. Bu farklı rivayetlere bakarak alimler farklı görüşler belirtmişlerdir. Mutlak olarak haram diyenlerin yanında mutlak olarak caiz görenler de vardır. Bazıları meneden rivayetleri sadece ihramla ilgili olarak görürken, bazıları genel olarak görmüşlerdir. Bu konudaki çekincelerin sebebi şöyle özetlenebilir:
a. Sarı ve kırmızı renkler, daha çok kafirlerin işidir, onlara benzememek gerekir.
b. Bu gibi renkler süslü ve gösteriş vesilesi olduğu cihetle daha çok kadınlara yakışır, erkeklerin kadınlara benzememsi gerekir. Nitekim, Hz. Ömer (ra) kırmızı renkli elbiseler giyenleri gördüğü zaman, yanına çekip “Bunu kadınlara bırakın” derdi. (İbn Hacer, 10/305-6).
c. Sarı renk de bu gerekçeyle mekruh görülmüş olabilir. Nitekim, bazı alimler tarafından sarı renk renklerin en parlağı olduğu ifade edilmiştir. Bakara Suresinde yer alan “O, bakanların içini açan parlak sarı bir inek olacaktır.» dedi” (Bakara, 2/69) mealindeki ayetin ifadesi buna delil olarak getirilmiştir(bk. İbn Hacer, Fethu’l-Bârî,10/305 ).
Taberî bu rivayetlerin çoğunu zikrettikten sonra, kendi görüşünü şöyle açıklamıştır: “Bana göre, bütün renkler caizdir. Anca ben kırmız veya kırmızıyla karışık olan renkleri -görünür şekilde üst elbise olarak-giymek istemem. Çünkü, bunlar zamanımızda insanların mürüvvetine yakışmaz. Halbuki, günah olmadığı sürece zamanın giysilerinin şekline riayet etmek gerekir.” Demek ki mürüvvet kırıcı olmadığı zaman ve mekânlarda bu renkleri giymekte bir sakınca yoktur. (bk. İbn Hacer, a.g.e).
İmam Nevevi’ye göre –bir kısım alimlerin mekruh görmelerine mukabil-sahabe, tabiîn ve onlardan sonra gelen alimlerin büyük çoğunluğuna göre, kırmızı-sarı (muasfer) boyayla boyanmış elbiselerin giyilmesi caizidir. Ebu Hanîfe, Malik ve Şafii de aynı görüştedir.(bk. Nevevî-şamile-7/156).
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet