Zamanın birinde şeyh ve dervis yaşarmış . Bu şeyh, dervişi çok sayar ve severmiş. Lakin dervişin ağzından küfür eksik olmazmış. Şeyh artık bir gün dayanamamış ve dervişe üç bakla tanesi verip, bu baklaları sadece uyurken ağzından çıkartmasını ve onun haricinde sürekli ağzında tutmasını tembihlemiş.
Bir zaman sonra bu baklalar işe yarar ve derviş artık küfür etmemeye başlar. Birgün derviş ile bir davete giden şeyh tam yola çıkacakları sırada bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başlamış. Acele acele yağmurdan kaçıp gidecekleri yere yetişmeye çalışırlarken genç bir kadın cama çıkıp şeyh ve dervişe seslenmiş. Kadın uzun bir süre şeyh ve dervişe bakar. Bir süre sonra şeyh dayanamaz ve hiç birşey söylemeyip sadece bakan bu kadına neden bekletildiklerini sorar. Genç kadın bunun üzerine ''eğer yağmurlu bir günde kavuklu birine bakılırsa kuluçkadaki tavukların daha büyük olacağını'' söyler. Bu cevaba sinirlenen şeyh dervişe döner ve günümüze kadar ulaşan o deyimi seslenir:
çıkar ağzındaki baklayı